Markayı “Marka” Yapan Mutlu Müşteridir!
Tüm marka yaratma çalışmaları müşteride farkındalık yaratarak ürünü satın aldırmak ve tekrar satın aldırmak için yapılır. Oysaki en iyi reklamı mutlu müşteri yapar. Günümüzde ürünlerin farklılıklarının azalması ile markalar aynı müşteri için rekabet etmeye başladı. Müşteri tekrar satın alma kararını verirken sadece üründen elde edeceği somut faydaya değil o ürün veya hizmetle ilgili yaşadığı deneyime ve o markanın kendisine yaşattığı veya vadettiği duygulara da dikkat ediyor. “Markayı marka yapan mutlu müşteridir” söyleminden hareket edecek olursak, müşteriye, alışveriş sırasında ve sonrasında fark yaratacak, akılda kalmayı sağlayacak olumlu bir deneyim yaşatmak birinci öncelik olmalıdır.
Bir ürün veya hizmetin akılda kalıcı bir ismi, logosu, rengi, müziği, yaratıcı reklamları olsa da satın alma sırasında veya sonrasındaki süreçte müşterisini memnun edemiyorsa marka olmaktan oldukça uzaktadır.
Günümüzde çoğunluğun bir ürünü almadan önce internette yapılan yorum ve şikâyetleri okuyarak karar verdiğini düşünürsek markayı yaratırken reklama değil müşteri ile iletişimin kalitesine güvenmek gerek. Kısacası başkalarının markan hakkında söyledikleri senin söyleyeceklerinden çok daha etkilidir. İngilizcede “ağızdan ağıza” (Word of mouth) bizde ise “kulaktan kulağa” deyimini anımsarsak marka reklam vermeden önce marka olur. En iyi reklam müşteri memnuniyetidir. Markayı “marka” yapan da mutlu müşteridir.
Müşterinin tekrar satın alma kararını vermesi için mutlu olması gerekiyor. Mutlu müşteri yaratmak için çalışırken ise 3 önemli konuyu daima zihninde bulundurmalısın.
Müşterinin temas noktalarında ürün, hizmet ve marka için ne dediğini dinlemeli, dinleme sonucu elde edilen geri bildirimi temas noktasını, ürünü, hizmeti, iletişim şeklini geliştirmek için kullanmalı, müşteri ile sürekli iletişimde kalmalısın.